Farklılıklar

KADINLA ERKEĞIN EŞİT OLMADIKLARI KONULAR

Özet olarak söyleyeceklerimize şu soruyla başlayalım: Eşitlik mi yoksa adalet mi tercih edilir? Kadın erkeğe eşit değildir, denilince niçin bundan, erkeğin değil de kadının aşağılandığı anlamı çıkarılıyor? Iki şeyin birbirine eşit olmadığını söylemek, birinin diğerinden üstün olduğu anlamına mı gelir? Böyle olmadığı halde bundan kadının aşağılandığı anlamını çıkaranlar aslında bu tavırlarıyla eşitsizliği kabullenmişler demektir.

“Alınsında nasıl alınırsa alınsın!”

Tarih boyunca bilgide, teknolojide yaşlılar hep öndeydi. Yaşılar bilgilerinin, tecrübelerininin tadını çıkartıyorlardı. Bunun için gençler, bir şeyler öğrenebilmek için yaşlılara eli mahkumdu. Ya şimdi? Tam tersi yaşlılar eli mahkum...

Bırakın gençleri,daha okula gitme yaşına bile gelmemiş çocuklar babalarına taş çıkartırcasına bilgisayar kullanıyor, internet kullanıyor. Babasının nasıl oynandığını bile anlayamadığı bilgi sayar oyunlarını zevkle oynayabiliyor küçücük çocuklar. Bütün bu gelişmeler, orta ve yaşlı kuşak ile gençler arasında akıl almaz bir uçurum meydana getirdi. Anlayışlar, düşünceler, yaşayışlar değişti.

Farklı iki dünyanın insanları haline geldiler. Birçok konuda ana-baba çocukları ile karşı karşıya geldi. Çocukların mutlaka alınmasını gerekli gördüğü şeyleri, ana-baba lüzumsuz boş şeyler olarak görmekte. Gençler ve çocuklar, reklam bombardımanıyla edindikleri yeni tüketim alışkanlıkları ve hayat değerleri ile köyden şehire göç etmiş, en azından çocukluğu köyde geçmiş anne ve babaları zor durumda bırakıyor.

Farkımız çocuklara nakledilmeli

Ayakta kalmak, hayatı idame ettirebilmek için farkı muhafaza etmek şarttır. Peki fark nedir? Fark, orijinalliktir, diğerlerinden ayıran özelliklerdir. Bir cemiyeti, cemaati, inancı, hatta devleti bu farklılıklar ayakta tutar. Bunun için çocuklarımıza, Müslüman olduğumuz, diğer milletlerden farkımız anlatılmalı, hafızalarına nakşedilmelidir.

Farkı çocuklarına nakletmeyen, orijinalliğini muhafaza edemeyen toplumlar dağılır; tarihe karışır. Bunun geçmişte sayısız örnekleri vardır. Osmanlıyı altı asır sapa sağlam ayakta tutan, dünya imparatorluğu haline getiren orijinalliği idi; diğer devletlerden farkı idi.

Bu orijinallik Batı hayranı enteller tarafından bozulunca, asli unsurlar bir bir yok olup, devlette sarsıntı başladı. Sözde aydınların körü körüne, her şeyi ile Batılaşma gayreti, devletin sonunu hazırladı. Son yıllarda, Bosna-Hesek’in başına gelenler de, farkı muhafaza edememekten dolayıdır.